30 Nisan 2010 Cuma

seni dinlemek

http://fizy.com/s/1aje95
lüleburgazda olucağını duyduğumda çok şaşırdım bi insandır ilkay akkaya.İlk dinlemeye başladıgımda ilkay akkayayı baya isyankardım:) o gunlerden geriye sadece ilkay akkaya nın güzel sesi kaldı canlı dinlememe sebep olan herkese milyonlarca teşekkurler 1 mayısta sadece ilkay akkaya için kongre meydanındayım:)

BÜYÜKSÜN


sen gercekten bu işi biliyosun sana helal olsun

24 Nisan 2010 Cumartesi

sınav günü geldi

24 nisanda kağanla ufak bir kırklareli yolculuğu yapıcaz umarım bizim için iyi geçerde iş sahibi olabiliriz

23 Nisan 2010 Cuma

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çoçuk Bayramı

( İlk TBMM Üyeleri)
1920′nin Nisanında küçük bir meclis binasında dünyanın en büyük meselesi tartışılıyordu. Özgürlük. Yalnıca Anadolu’nun topraklarındaki asil halk için değil, Hindistan’da Afrika’da ve dünyanın her yerindeki sömürgelerdeki halklar için de.
Hindistan’daki evlerin duvarlarında bir resim asılıydı. Çocuklarına gösterirlerdi. “Mustafa Kemal, bizim komutanımız”. Tek yürek atıyordu kalpleri tüm dünyanın cesur halklarının.
Biz Meclisimizi açtığımızda aslında dünya tarihi değişiyordu. Büyük bir umudun güneşi Ankara bozkırlarından Asya steplerine ve Afrika çöllerine ulaşıyordu. Her yerde aynı cümle duyuluyordu.
(23Nisan 1920 Meclisin Açılışı)
Ya istiklal, ya ölüm!
Mustafa Kemal ve arkadaşları binlerce sene boyunca anlatılacak olağanüstü bir şeyi başardılar. Tartışan, sorunlarını birlikte çözen ve milletleri için her fedakarlığı yapmaya hazır Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtılar.
Defalarca açılıp kapatılan Tanzimat meclisleri sonrasında 600 yıllık tek adamlar, padişahlar yönetiminden sonra bu müthiş bir organizasyondu. Mesele vatandı ve gerisi teferruattı.
Alicenaplığı ve yücegönüllüğüyle Mustafa Kemal Atatürk bu olağanüstü umutların doğumgününü, dünyanın umudu olan çocuklara bağışladı. Böylece hiç yaşlanmayan bir çınar ağacı gibi dünyanın heryerinden binlerce sevgiyle kutluyoruz, binlerce çocukla kutluyoruz bugünü.
Sevgi ve saygılarımla.

20 Nisan 2010 Salı

Başka Dilde Aşk


2009 yapımı olan başka dilde aşk ı aslında geçen hafta izliycektim ama kardeşimin gelmesi nedeniyle izlemem 1 hafta gecikti keşke sinemada oldugu donemde izleseydim cunku sinemaya gitmeye değer bir film turk sinemasında ilk 10 da gosteriliyormus bu film bence bu konumu gercekten hakediyor.Konusuna gelirsem filmin Onur'un hayatı kürek takımından arkadaşı Vedat'ın doğumgünü partisinde Zeynep'le tanışmasıyla değişir. Kalabalık ve gürültülü bir barda hiç konuşmadan geçen gecenin sonunda Zeynep, Onur'un işitme engelli olduğunu öğrenir. Ama bu durum Zeynep'i Onur'dan uzaklaştırmaz. İşiyle, ailesiyle sorunlar yaşayan Zeynep, yaşadığı çevreyi sorgularken birazda bilmediği bir dünyanın meraklıyla unuttuğu ceketini bahane ederek Onur'u görmeye gider.
Babasının annesini aldattığını öğrendikten sonra bu durumu kabullenemeyip evden ayrılan Zeynep, bir çok iş değiştirdikten sonra çağrı merkezinde çalışmaya başlar ama ağır çalışma şartlarından ve karşılığında kazandığı paradan çok mutsuzdur. Bütün gün telefonda tanımadığı insanlarla konuşmak zorunda kalan Zeynep konuşmadan anlaşabildiği Onur' la huzur bulacağına inanır.
Bu ilişki kendilerini ve hayatı sorgulayan Zeynep ve Onur için bir sınav olacaktır.bu filmde mert fırat gercekten cok guzel oyunculuk sahneliyor mert firat'in gercekten sagir oldugunu dusundum, halbuki degilmis. harika bi film.saadet ışıl aksoyu bu filmde zeynep roluyle izliyoruz mertt fıratın yanında biraz pasif kaldı gibi geldi bana ama elmacık kemikleriyle filmde baya dikkat cekiyor Çağrı merkezinde çalışma isteğimi sorgulamam neden olan film:)Yapanların oynayanların herkesin eline sağlık gercekten güzel olmus

14 Nisan 2010 Çarşamba

Trakya ve AB Oyunları


bu sıralar trakya uzerine oynanan oyunlara çok taktım bakalım Allah sonumu hayır etsin banu avar gibi 9 köyden benide kovarlar belki:) banu avarın asagıdaki yazısını herkesin okuması için yayınlıyorum işallah herkes okur




TRAKYALI BİR ÇİFTÇİDEN MEKTUP



Trakyayı çok yakında Kıbrıs gibi bir oyunla AB ye alacaklar.trakya söylenildiği gibi sanayi yarım adası değil tarım ve çiftçilik yarım adasıdır.Sanayi dediğim maden filizini işleyip mamül haline getirme sanatıdır. Biri böyle işletme göstersin,alnından öpeyim.Sanayi dediği fabrikalar montaj sanayisidir.En çok bir ay içinde söküp istediği yere taşıyıp monte ederler.Birbirimizi kandırmayalım.Sanayiyi kullanıp serbest bölge oluştururlar,antrepolar kurarlar.Nasılsa giriş-çıkışların denetimi yok.Devlet buralara yabancı.Artezyenle suları çıkartıp Kola fabrikası gibi suyuda satarlar.Fakat çiftçiye artezyenle su çıkarmak yasak. Çünkü tarlasını sulayacak suyu olmamalı. Fabrikalara filitre ya da arıtma koyulmamalı. Ağır metalli atıklarını Ergeneye, Meriçe bırakacaklar,Meriçte Uzunköprü’de çeltikçiler tarlalarını sulamaya su bulamayacaklar.Sulasalarda ürünü kastrojen içerir diyeceksin.Ürettiğini sattırmayacaksın.Üretici tarlasını ipotek ettirip kredi çekmiş ödeyemiyor, tarlasını elinden yok paraya alacaksın bankacı olarak.fakat sen kimsin Fortis yunan bankası.Tereyağdan kıl çeker gibi sahip olacaksın bu topraklara.Ya da çiftçiyi muhtaç edeceksin toprağı elinden almak için.Verimli ovaların ortasından otobanlar geçireceksin,tren yolları,yüksek gerilim hatları geçireceksin.İlk önce kamulaştırma yasası değiştirip çıkartacaksın meclisten;milleti savunmasız bırakacaksın.Sonra otoban,tren yolu,gerilim hattı geçireceksin ..Önce geçeceği yerlerden tapu kadastro geçirip mülk sahiplerinin ellerine tapuyu vereceksin,çok varisli tarlaları,kavga çıkar sonra başaramazsın.Yarayan arazileri kamuya bırakacaksın.Pınarhisar ın Poyralı köyündeki 300 dekar arazi gibi ….Sonra buraları satması kolay.Gerilim direği dikeceğin tarlalarının sahiplerinin hesaplarına belli meblağ yatıracaksın.Onlar nasılsa muhtaç,çekecekler parayı,otomatik olarak,senin şartlarını kabul etmiş olacaklar.Çiftçileri destekleme adı altında ineğini,tavuğunu,ektiği ürünü,kaç dekar olduğunu,çeşidini kayıt altına alıp, ne yapabileceğini bileceksin.Yasa çıkartacaksın,inekçilik işletmesi adı altında 2 milyon ton sütümüz varken AB ye uyum yasasından dolayı onlardan alır durumuna düşüreleceğiz.Bir çay 500 kuruşken 1 kilo sütü 450 kuruşa satacaksın.Termik santral kuracaksın Saray ın Sefaalan köyünde Edirköy kömür işletmelerini birilerine yok pahasına özelleştirmen gerekir bunun için.ya da Demirköy de ormanın göbeğine nükleler santral kuracaksın ama orası 1. derece sit alanı. Longoz kanyonu dünyada 5 tane.İlk önce meclisi toplayıp 1. dereceden 3. dreceye düşüreceksin .Santral daha sonra kanyonun içindeki rezve deresini (mutlu), boru döşeyemezdin,bu sit alana şimdi tohum İstanbul a giden baraja.Pabuç dere gibi dereye götürebilirsin.Sergene sulama barajı adı altında baraj inşa edeceksin.Sonra zamanla onuda buraya bağlayacaksın.Trakyanın ormandan geçinen köylerini açlığa terk edeceksin.Neden AB?Uyum yasası diyeceksin.Fakat amacın farklı olacak.Çünkü ormanları tahrip edip yok edeceksin devlet oalrak bunu yapacaksın.Çünkü karadeniz sahil yolu projesi çimento fabrikası Evrencikte oradan limana İğne adaya borularla ya da kamyonlarla çimento taşıyacaksın.onun için yol gerekli.Ormanı yok edeceksin,seninki önemli değil köylüler aç kalacaklarmış önemli değil ölsünler.Muhtaç edeceksin,köylülerin kesmesi yasal değil onların kesmesi yasal.Tabi bu yollar otobanlar,tren yolları,havaalanı için bizim bu zeminler kayaç topraklar zeminini sağlamlaştıracaksın.Ovaların,ormanların ortalrıan taş ocakları açacaksın.Sadece Krklereli il sınırı 50 ye yakın en son taş ocağı mevcut.Çimento fabrikası kuracaksın.Evrinceğe ya da ihaleyle Çakıllı askeriyesini satın alacaksın.Avrupa çimento kuruluşu olarak fabirka kuracaksın ama Ergene su havsasının başlangıcı ana kaynağı burası.Öylede AB fonlarıyla tarihi eserler onaracaksın.Kiliseleri tamir edeceksin.Vizede kilise onaracaksın,dinelr arası diyalog diye.Mason kulupleri,roteri kulupleri cirit atacak.AB fonu UNDP belediyelere yardım edecek.Çerkezköyde roteri kulubü okul boyayacak,Kırklarelinde Yunan-AB dönem başkanıyken okullara yardım edeceksin.İnsanların gözlerini boyayıp gönüllerini alacaksın.Ne mi lazım,bizim çiftçimiz artezyen vuramazken AB fonlarını kullanıp İnecede sulama kanalları projesi yapacaksın.Yırtık çoraplı ABD li wolfowitze açtıracaksın fakat kimse bilemeyecek yahudi Nesim Malkinin 3500 dönüm arazisinin olduğunu ve sulama kanallarının buralardan geçtiğini.Dinler arası diyalog çerçevesinde Fener rum patriği 2008 yazında Vizeye Trakyayı ziyaret edecek.Kıyıköy e Ayayorgi kilisesine ziyaret edecek.İnsanlar bilmyecek.Papaz Bartelemusun ayak bastığı yerlerin kutsal sayılacağını.foyası sonra çıkacak,Vizede kilise onarılacak,ezanlar susacak.Nasıl mı?Merkezi sistem kurarak Vizenin köylerinde ezan aynı zaman okunacak.Bunlar yarın imama ne gerek var da derler.Mağlum ezan dünyada heryerde hep okunur,dünya döngüsüne göre.Doğal gaza zam yapacaksın gübre fiyatları fırlasın diye.Malkara,Keşan,Hayrobolu;edirne,Burgaz,Alpullu pancar eker geçimini sağlarlar.Olur mu pancara kota koyacaksın.Muhtaç edeceksin.Eğitim sistemini taşımalığa çevireceksin.insanları 50 kişilik sınıflara sokup köydeki okulları satacaksın.köylü çocuklarını okumamaya zorlayacaksın.Vize Soğucakta havaalanı kuracaksın.Fakat birileri buralarda bağcılık yapacağız diye yok paralara satın alacak , köylüler bakacak.Sadece Filistinlilerede aynı tezgah kurulmuştu.Türkün başka gidecek yeri yok.bir Yunanın,br Rumun,bir Almanın,bir Fransızın var ama bizim yok.Topraklarımıza vatnımıza milletimize sahip çıkalım.Devletimiz büyük ise fert oalrak bizde büyüğüz.Trakyada çok yakında Pomak etnik kökünede oynayacaklar.Bunlar insanları toprakları bölmek için sıra bence buralarda devlet kendi eli ile vakıf yasası çıkarttı.160 tane vakıf arazisi yapısı özerkliğini hakkını almak için bekliyor.İstanbulu eski istanbul yapacaklarmış.Sanayi dediklerini Trakyaya taşıyorlar.ÇErkezköyde ticaret merkezi olacakmış.İstanbulu Trakyaya taşıyorlar.Kırklarelide 100 bin nüfuslu fakat istatistikler 5 yıl sonra 350-400 binden bahsediyorlar.Topçuköy-Cevizköy arasındaki Koçka merası sanayiye açılıyor.Kırklar eli zaten öyle.Çorlu-Çerkezköy uçmuş zaten.İstanbuldan göç edenlerin yerine zengin yahudiler,yabancılar gelecekler.Yani Bizansın temelleri atılayor.Kadir Topbaş projesi Edirne,Tekirdağ,Kırklareli valilerinden belediye başkanlarından komisyon oluşturacaksın.Büyük ölçekli arazileri üzerine proje yapacaksın.Koçka,Poyralıdaki gibi küçük ölçeklileri belediyelere bırakacaksın.Uymayan belediyeleri afaroz edeceksin.Hamdi Sedefçi gibi EDirne belediye başkanı çiftçiye genbankası kurdurmayacaksın.Çünkü tohumu satacaksın, 1kilo domates tohumu 25o milyar ne lazım.Buarazi şartlarına ve iklime uygun tohum yetiştirirsin olmaz.O satacak para kazanacak.Tohum verecek hastalıklı topraklarında türlü türlü yabancı otlar çıkacak.Sonrada zirai ilaç satacak.çünkü dahası hasta olacak verimleşecek.çiftçi zirai mücadele edemez hale gelecek,bir ürün yetiştiremeyecek.borcuda var tarlasını,toprağını yok pahasına satacak.Önceden şehirdekini köylüler beslerdi,efendiydiler.fakat lakin köylülerde satın alıyor ne yazıkki.hayvancılık yapılıyor.ne hikmetse İpsala gümrük kapısından bir türlü kaçak hayvan geçişi engellenemedi.Yetiştirilen hayvanlar zararına satılıyor,yok parasına.Avrupadan yaşlı-hastalıklı inekler ithal ediliyor.Damızlık diye güzelim trakyaya hava şartlarından ya da hastalıklardan ölüyorlar hayvancıklar.Çok yazık.Çiftçiye Artezyen vurmak yasak çünkü asil beyde lahana,bayramderede karpuz,deveçatağında kabak,kaynarcada domates biber,alpulluda pancar yetiştirilecek olur mu.Ama sanayiceye fabrikacıya 250-400 metreye kadar serbest onlarsız olmazmış.Yer altı suları tükenecek yakında.Bilimciler diyorlar,haklılarda.Hamitabut-doğalgaz,Evrencik-çimento,Pınarhisar-çiment-kireç fabrikalarından dolayı Trakyaya yağmur yağmıyormuş,yoğunluk olmuyormuş..Doğru..

11 Nisan 2010 Pazar

Uyu Trakyam Uyu


Dün musait olmam nedeniyle marmara çevre platformunun 36. bölge toplantısına katıldım ve bir sürü yararlı bilgi ogrendim trakab ın eger trakyaya uygulanmaya devam edilirse çok seyin değişeceğini bu kadar bereketli olan toprakların artık olmayacağını türkiyenin %80 le en verimli topraklarının buralarda oldugunu buranın aslında tarım sit alanı ilan edilmesi gerektiğini öğrendim trakab planın burada bulunan ve trakyanın onemli bir gucu olan trakya üniversitesi tarafından değilde istanbul buyukşehir belediyesi tarafından yapıldıgını ve tarımı engellenen bir toplumun asla gelişemeyeceğini, eğer bu plan uygulanmaya devam edilirse kırklareli nufusunun bundan 10 yıl sonra 300 bin olacağını bu toprakların yavaş yavaşta satılıyor ve elimizden çıktığı ogrendim bundan sonra bu topraklar için elimden ne geliyorsa yapıcam bu platformun bütün toplantılarına katılmaya çalısıcam ve elimden geldiğince trakya halkını uyandırıcam lütfen bu konuya birazda olsa eğilelim ve arastıralım bu konuyu yoksa çok geç olucak ...

6 Nisan 2010 Salı

Melekler ve Kumarbazlar


23 ekim 2009 yılında vizyona giren senaristliğini ve yönetmenliğini ertekin akpınarın yaptığı melekler ve kumarbazlar ertekin akpınarın ilk filmi.Filmin yapımcılığını son zamanlarda adını sıkca duydugumuz hayalet film yapıyor.Filmin konusu sakaryada 1999 da olan deprem ve 17 Ağustos 1999 tarihinde olan depremden sonra Adapazarı’nda dört yakın arkadaşın yaşadığı travmaları, geleceğe dair umutlarını, arayışlarını ve tutkularını anlattığı gerçek bir yaşam hikayesi olan “Melekler ve Kumarbazlar” adlı sinema filmini yönetmen “sert bir taşra filmi” olarak tanımlamaktadır.Film açıkcası bana istediğim tatmin duzeyini sağlamadı bu kadrodan özellikle filmin galasından sonra beyaz showda hayatımın filminini çektim diyen cem davrandan daha iyi bir film beklerdim.Birbirinden kopuk sahneler ve bol kufurlu konusmalar filmde mevcut tamam gercek yasamdada boyle kufurler oluyor ama daha kıvamında kullanabilirlermiş filmde birde filmde sakaryaspora kendi adadığını soyleyen cem davranın arkadaslarından biri var bu adam hiç mi maca gitmez devamlı evden eski sakaryaspor maclarını mı seyreder yani antremanı bile takip eden adam varsa bir filmde en azından bir tribun sahnesi konulabilirmiş bence.Filmin gerçek olabileceğine inanıyorum cunku ben depremden 3 sene sonra sakaryaya gittim gercekten insanların psikolojisi filmde anlatıldığı gibi bozuk filmde bunu daha iyi bir senaryo ile izleyiciye daha iyi aktarabilirlermiş bu nedenle belkide film basında fazla yer almadı daha dikkat cekici bir film haline gelmedi Bu kadar acıklı bir olayın ele alındığı film izleyiciye hiçbir şey hissettirmiyor, buna başarabilmek de ayrı bir meziyet olsa gerek...
Yani böylesi kötü bir senaryodan nasıl film yapılabiliyor anlamak güç...
Sinemaya para verip izleyenlerin hem vaktine,hem de parasına yazık olmuş, evde öylesine yarım yamalak göz atılacak filmlerden...

4 Nisan 2010 Pazar

Bursaspor Sampiyonluk Yolunda...

bursasporun sampiyon olacağına dün geceki macı seyrettikten sonra daha çok inandım işallah olurlar bana göre önlerinde 4 maç var yani toplam 360 dakika hadi be bursa ol şampiyon yap bi güzellik hiç bisey için olmasa bile 2. golden sonra gol sevinciyle yerinden fırlayan babasına sarılan 7 yaşındaki kız için sampiyon ol bursa...