27 Şubat 2010 Cumartesi

Hazan Mevsimi:Bir Panayır Hikayesi


2007 yapımı olan hazan mevsimi filmi mehmet eryılmazın ilk uzun metrajlı filmiymiş. Mehmet eryılmaz hakkında biraz arastırma yaptım filmden sonrada gayet basarılı bir yonetmen oldugunu ogrendim birde nuri bilge ceylanın yakın arkadası oldugunu ogrendim gercekten onun kadar iyi bir yonetmen.filmin konusuna gelirsek Bu, birbirine umutsuzca aşık olmuş iki insanın bir panayırda geçen hikayesidir. Panayırın yakınındaki inşaatta çalışan Cemal ile, bulunduğu her panayırda çalışan gezgin şarkıcı Nurşen’in hikayesi.
İkisi de bir yere kök salamayan, rüzgar nereden eserse oraya savrulan insanlar. Her ne kadar renkli ve eğlenceli bir hayat olduğu sanılsa da, panayırda çalışmak hiç de göründüğü gibi değil. bu film bize bunu gayet iyi anlatıyor filmde oynayanlar Zümrüt Erkin, Fatih Al, Erol Babaoğlu, Tarık Köksal, Ahu Sıla Bayer özellikle zümrüt erkin cok iyi bir oyunculuk sahneliyor ilk sinema filmiymiş işallah devamı gormek kısmet olur bize film hakkında son sözlerime gelirsek çok gerçek film. ne olacağının bilinemediği olanaklar yüzünden tam cesaret edemeyen ama vezgeçip arkada bir keşke de bırakmamak isteyen iki kişi. sevgilerinin kuvvetlerini denemeleri. bir bardak rakı eşliğinde alınması tavsiye olunur.
not:Bu arada filmin son sahnelerinde gözüken panayırı tasıyan kamyonların plakalarının 39 olması ayrı bir hosuma gitti:):)

26 Şubat 2010 Cuma

Susuyorum !!!!


Susmak, bazen en iyi haykırış yöntemidir. Çünkü boş boğazların, budalaların, kendinden başkasını dinlemeyen, kendinden başkasının fikirlerine saygı göstermeyenlerin bulunduğu ortamda, galiba susmak en iyi erdemdir

23 Şubat 2010 Salı

Efes kış birası


Bu gece bu birayı deneme imkanım oldu sametin sayesinde beni gece 23 te evden almasıyla edirne bayırındaki klasik yerimizde bu alkolu denedim bence süper bir bira yapmışlar bundan sonra bu birayı içicem işallah bozmazlar...

19 Şubat 2010 Cuma

İlker yasinle maç eziyeti

Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın sen artık maç anlatma emekliye ayrılda senden kurtulalım...

16 Şubat 2010 Salı

Masumiyet


1997 yapımı masumiyet filmini seyretmem 13 yıl sonra oldu.Keşke bu kadar geç kalmasaydım bu kadar güzel bir filmi seyretmek için uzun süredir seyrettiğim en güzel türk filmiydi hele haluk bilginer bu filmle derya alabora ile birlikte ödül almış ki bence bu ödüller az kalır daha çok ödül almalılar.Filmde haluk bilginer oyuncululğuyla hele ünlü kır sahnesiyle öne çıkıyor süper bir triad sahneliyor filmin o bölümünde.o sahneyi özellikle tekrar tekrar izliyorum filmin konusuna gelirsek hapishaneden çıkmak istemeyen yusuf un (güven kıraç) bir otele yerleştikten sonra bekir (haluk bilginer) ve uğur (derya alabora) aynı otelde kalırken tanışmasıyla başlar olaylar 3 kişide masumiyetini kaybetmiştir ve artık hayat onları rüzgarına alıp götürmektedir süper bir film izlemeyenlerin muhakkak izlemesini tavsiye ediyorum zeki demirkubuz filmini ilk defa izledim ama bundan sonra zeki demirkubuz un filmlerini nerde görürsem alıp izlemeye çalısıcam zeki demirkubuz ince ayrıntılarda süper seyler veriyor insana bu filmin devamı olan 2007 yapımı kader filminide en yakın zamanda izliycem kader filminde de öğrediğim kadarıyla bu filmde oynayanların gençliği anlatılıyormuş bu filmi yapan yöneten oynayan bu filmin olmasında tırnak kadar katkısı olan herkese bravo ortaya süper bir film çıkartmışlar...

15 Şubat 2010 Pazartesi

Bu akşamki bankolar


402-RIZESPOR - GIRESUNSPOR x

401-BURSASPOR - TRABZONSPOR 2

412-TENERIFE - MALLORCA x

414- ARGENTINOS JUNIORS - NEWELLS OLD BOYS üst

12 Şubat 2010 Cuma

Dilber'in 8 Günü


cemal şan ın aşk 3 lemesinin 2. filmi ruh u anlatıyor bence gayet de iyi anlatıyor 3lemenin 3 uncu filmi ne gore senaryosu daha akıcı ve daha güzel belki basından sonunda ne olacak anlabiliyorsunuz ama genede seyretmeye değer bir film özellikle oyuncular süper performans gosteriyor hele filmde dilberi oynayan nesrin cavadzade mükemmel bir performans gösteriyor dah iyi yerlerde görürüz onu işallah filmde tek saçma gelen yer bana göre dilberin doğuda olmasına rağmen cok rahat ailesine itiraz edebilmesi ve ailesinin dilberin aldığı her karara saygı gostermesi bu bana göre su anda bile mümkün olan bir sey değil bu sahnenin gercek olmasını o kadar cok isterdim ki... filmde dilberin kocasını oynayan fırat çalışkanın da rolunde gayet basarılı olmuş bana göre film 3 lemenin seyrettiğim diğer filmine göre çok çok üstün diğer filmide en yakın zamanda seyredicem işallah oda bu kadar iyidir bu filmi yapan yöneten ve özeellikle oynayanlara helal olsun...

9 Şubat 2010 Salı

Ali'nin 8 Günü


Ali nin 8 günü cemal şan ın 3lemesinin finali olarak geciyormuş ben bunu bilmeden bu filmi once izledim.Bu film aşk üçlemesinde kalp i anlatıyor ama kötü anlatıyor filmden aklımda 2 sahne kaldı. Bir tanesi begüm birgören nin aşk ı anlatttığı sahne bence gercekten etkileyici ve zor bir sahneydi diğeride filmin alisi nin yani serdar orçin in bilyalı rakıyı kafaya dikmesi:)Filmin konusuna gelirsek filmin konusu bir mahallede bakkal olan ve butun yaşamını bir rutine baglamış bir adamın mahalleye gelen bir öğretmenle tanışmasıyla hayatı değişir tabi kahramanımız ali daha cok iç dunyasında yasadığından öğretmen onunla tanışmak için biraz çaba harcıyor ve ali nin yaşamı değişiyor.Daha dogrusu ali değiştiğini sanıyor birde ali nin komsusu var ve ali nin kabusu onun zorla evinde oturuyor zorla para alıyor bizim korkak aliden.Film in finaline gelirsek filmin en etkili sahnesi olması gereken final kotu bitiyor. Final sahnesi bence sarkı öne çıkıcak diye kuban edilmiş bunun yanında muzikleri gayet iyi bence bir kotu sey daha var oda makyaj ben hiç makyaj yapmadım ama yapsam heralde bu filmdeki aliye makyaj yapandan daha iyi ve inandırıcı yaparım ama yinede ortada bir emek var bu film için emek veren herkese tesekkurler...

5 Şubat 2010 Cuma

neşeli hayat


Dün Neşeli Hayat’ı görme fırsatım oldu. Vizyona girdiğinden beri merak ettiğim ve görmek istediğim bir film. Filmi izlemek istememin tek nedeni Yılmaz Erdoğan marifeti olması. Organize İşler’de yeterince tatmin olmasam da Vizontele’lerden çok etkilenmiştim. Neşeli Hayat basında övüldükçe övüldü, fırsat bulamadıkça merakım arttı. Erdoğan katıldığı tüm programlarda en iyi filmi olduğundan, bu filmiyle artık auteur sinemasına adım attığından bahsetti. Bu film Erdoğan’ın filmografisinde bir kırılma noktasıymış, artık insanın iç dünyasına yönelmiş, basit bir hikâyeden yola çıkarak derinlemesine karakter analizi yapmış.
Hikâye, Erdoğan’ın ustalık alanı, bir konuyu işleyişi, konu seçmesi, doğru yerde yaptığı manevralar nerede? Yok. Son derece sıradan bir konu, anlatım. Aksiyon filmi, politik mesajı olan bir film olma iddiasında değil, ancak konunun aktarımı Erdoğan’ın önceki filmlerine kıyasla çok zayıf. Açılış sahnesi, kalabalıkta yürüyüş sahneleri çok uzatılmış. Yalnızlık, uyumsuzluk, hiç olma gibi derin manalar içerebilir, ancak bütünde yeri olmayan sahneler. Film genel olarak ders verme atmosferinden kurtulamamış, Olacak O Kadar’ın geliştirdiği Tele-Eğitim süreci devam ediyor:Hayatınızı kazanmak için yaptıklarınızdan utanmayın. Bir hedefe ulaşmak için dini kullanmak ne kadar doğrudur? Örf ve âdetlerimize uygun davranmazsak sonuçlarına katlanmak gerekir. Kime ne kadar güvenilebilir? Dost bildiğin seni arkandan vurabilir. Hukuk devletinde yaşıyor olmamız insanlığımızdan uzaklaşmamızı gerektirir mi? Saadet zincirleri ne canlar yakmıştır! Kullanma karının altınını, aç kalırsın ihtiyacın olunca… İnsanlık bazı mahalleleri terk etmedi…
Neşeli Hayat, kesinlikle Erdoğan’ın oyunculukta geldiği en iyi nokta ancak esas güçlü olduğu alanlarda şaşırtıcı bir şekilde zayıf kalmış bir film. Gidin, izleyin ancak fazla ümitlenmeyin. Beklenti yüksek olunca hayal kırıklığı da derin oluyor…